Herkese uzun bir süre sonra merhaba arkadaşlar,
Yapmış olduğum şehir değişikliği ve bu yeni şehirde geçirdiğim alışma döneminden dolayı siz değerli,iyi günümde,kötü günümde hastalığımda,sağlığımda ve kısaca her zaman yanımda bulunan okurlarımı aksattığımdan dolayı hepinizden özür diler, bir daha şehir değişikliğimde(?) alışma dönemimin bu kadar uzun sürmemesini temenni ederim.
Yapmış olduğum van-Kayseri şehir değişikliğinden sonra bu şehre alışmak sandığım kadar kolay olmadı açıkçası:(
Bugün de hem bu alışma sürecinde geçirdiğim zamanda kafamda oluşan Kayseri ve burada okuduğum okulumla alakalı görüşlerimi sizlere aktaracağım...
Belki bir grup insan farklı amaçlarla farklı amaçlarla insanlık dışı girişimlerde bulunmuş olsa bile Van bu geri kalmış zihniyetlerden çektiği türlü eziyetlerden sonraki ayağa kalkışıyla şehirsel olarak gelişmiş ama zihniyet olarak aynı gelişmeyi yakalamada güçlük çeken Kayseri'ye taş çıkartmış bir Doğu Anadolu Bölgesi Şehri...
Uğruna binlerce can verilmiş, binlerce anasız babasız kalmış çocuğa rağmen bıkmayıp, usanmayıp hem kafa yapısı, hem de sosyal olarak kendini geliştirmiş bu şehir Batı'dan ve Orta'dan gidip görenleri hayrete düşürebilmiş bir şehir doğrusu. Bu yüzden de hala daha akşam dışarıya çıkıp sosyal olarak bir arada vakit geçirmenin günah ve illegal sayıldığı Kayseri'ye DOĞUDAN taşınmış bir insanın alışmada zorluk çekmesi de kaçınılmaz oluyor doğrusu...
Kendini dışarıya kapatmış, bağnazlığı benimsemiş bir zihniyetin beşeri olarak üste çıkabilmiş bir şehri zedelediğini görebiliyorsunuz bu şehre gelince. Adeta, Köşk Mahallesindeki lüks evlerin arasında kalmış olan sosyete pazarı gibi dımdızlak kalmış bu şehirdeki zihniyet. Fazla göze batmasına rağmen hiç kimse kılını kıpırdatmıyor bu geleneksel düzen için. Ağzın altına ve üstüne sıkıştırılmış kürdan gibi iki ucun arasından çıkan dedikodulara bağlamış bu geleneksel halk.
Fakat gel gör ki bunca bağnazlığa, dedikoduya ve sosyal kapalılığa rağmen kaliteli,seçkin üniversitelerinin yanı sıra birazcık da genlerinin vermiş olduğu yüksek zeka ve bilinç yetisi sayesinde vermiş olduğu yüksek Türkiye derecesi yapmayı gelenek haline getirmiş liseler de bulunmakta bu şehirde.
Benimde gelme sebeplerimden biri olan 75. Yıl Cumhuriyet Anadolu Lisesi, kendisini eğitim,öğretim,yönetim gibi eğitimi yapan bariz detaylarda kanıtlamış bir okul.Fakat gelin görün ki her güzelin bir kusuru var ne yazık ki
Bu okulun en büyük problemi geçerli olan eğitim sistemindeki ortaokuldan liseye geçmedeki sınavsız eğitim hakkı uygulamasına boyun eğmiş bulunmasıdır. Bu uygulamalar zamanında okula sınavla girmiş üst dönem öğrencilerinin kalabalık nüfus, yapısal yetersizlik,sosyal ahlaksızlık gibi sebeplerden ötürü önünü kapatıyor ne yazık ki. Bu noktada zihniyetten de büyük olarak "Adrese Dayalı Lise Hakkı" üst dönemlerin öğretmene ulaşmak açısından önüne engel olarak çıkıyor.
Okulun bulunduğu konum sosyal açıdan çok fazla tekin bir semt değil ne yazık ki. Bundan dolayı da biz öğrenciler olarak öğle aralarında sadece ihtiyaçlarımızı gidermek amacıyla dışarıya çıkıp tekrar okul sınırları içerisine giriyorken üstlüne üstlük bu tekin olmayan semtteki tekin olmayan insanlarla aynı eğitim yuvasında aynı sırada aynı sınıflarda eğitim alıyoruz. Üstelik eğitim aldığımız bu insanların okula gelme amacı bu, ismini şehrin her yerine altın harflerle kazımış olan eğitim yuvasına eğitim almaktan ziyade lise diploması alıp, sağda solda el kapısı diye dolanıp insanların (özellikle kız çocukları) kişisel ve akademik gelişimine engel olmaktan başka bir şey değildir mutlak.
Bu kalabalık ve tekin olmayan insan istilasına rağmen sevgili emekçi, zapt edici ve sabırlı öğretmenlerimiz her anlarını bu kalabalık ordu akınına adamış durumdalar. Kükreyeninden kalemliğini olmadık yerlere koyanına kadar boya kartelası gibi her çeşidi bulunan bu öğrenci ordusu, okulun ismini öne çıkarmış olan en güçlü etmenlerden biri olan bu eğitim kadrosunu bulduğu ve eğitimini öğretimini bu kadroyla tamamlayacak olmaktandır ki(çoğu sınıfta kalacak) "Adrese Dayalı Liseye Yerleşme" sisteminin tek şükredenleri olmalıdır bence.
Yaz tatillerini feda edip okulu düzenlemek,çekip çevirmek için kolları sıvamış olan bu emekçi insanlar, şimdi de çığırından çıkmış,gümbür gümbür gelen bu nesli insaniyete uygun birer insan topluluğuna benzetmekle uğraşmaktadırlar ne yazık ki. Bu emekçi öğretmenlerimizin manevi yatırımlarına karşılık, bu emekleri kendisine borç edinmiş ve kendi geleceğini parlatmaya yönelik canla başla çalışarak kendisini Türkiye'nin seçkin üniversitelerine yerleştirmeyi başarmış ve şu anda toplumumuzda ayrıcalıklı meslekler olarak belirlenmiş meslekleri icra eden abilerimiz, ablalarımız canları feda olmuş olacak olan bu öğretmenlerimize birer sabır, birer enerji kaynağı olmaktadırlar ve olmaya da devam edeceklerdir. Sabretme konusunda Erciyes'e tırmanmış emekçi öğretmenlerime daha fazla sabır diler,sizlere okuduğunuz için teşekkür ediyorum arkadaşlar. Bir sonraki eleştiri yazımızda tekrar görüşmek üzere, hoşça kalın :)
Twitter:barisdoganblog
İnstagram:basyaziciblog38
Benimde gelme sebeplerimden biri olan 75. Yıl Cumhuriyet Anadolu Lisesi, kendisini eğitim,öğretim,yönetim gibi eğitimi yapan bariz detaylarda kanıtlamış bir okul.Fakat gelin görün ki her güzelin bir kusuru var ne yazık ki
Bu okulun en büyük problemi geçerli olan eğitim sistemindeki ortaokuldan liseye geçmedeki sınavsız eğitim hakkı uygulamasına boyun eğmiş bulunmasıdır. Bu uygulamalar zamanında okula sınavla girmiş üst dönem öğrencilerinin kalabalık nüfus, yapısal yetersizlik,sosyal ahlaksızlık gibi sebeplerden ötürü önünü kapatıyor ne yazık ki. Bu noktada zihniyetten de büyük olarak "Adrese Dayalı Lise Hakkı" üst dönemlerin öğretmene ulaşmak açısından önüne engel olarak çıkıyor.
Okulun bulunduğu konum sosyal açıdan çok fazla tekin bir semt değil ne yazık ki. Bundan dolayı da biz öğrenciler olarak öğle aralarında sadece ihtiyaçlarımızı gidermek amacıyla dışarıya çıkıp tekrar okul sınırları içerisine giriyorken üstlüne üstlük bu tekin olmayan semtteki tekin olmayan insanlarla aynı eğitim yuvasında aynı sırada aynı sınıflarda eğitim alıyoruz. Üstelik eğitim aldığımız bu insanların okula gelme amacı bu, ismini şehrin her yerine altın harflerle kazımış olan eğitim yuvasına eğitim almaktan ziyade lise diploması alıp, sağda solda el kapısı diye dolanıp insanların (özellikle kız çocukları) kişisel ve akademik gelişimine engel olmaktan başka bir şey değildir mutlak.
Bu kalabalık ve tekin olmayan insan istilasına rağmen sevgili emekçi, zapt edici ve sabırlı öğretmenlerimiz her anlarını bu kalabalık ordu akınına adamış durumdalar. Kükreyeninden kalemliğini olmadık yerlere koyanına kadar boya kartelası gibi her çeşidi bulunan bu öğrenci ordusu, okulun ismini öne çıkarmış olan en güçlü etmenlerden biri olan bu eğitim kadrosunu bulduğu ve eğitimini öğretimini bu kadroyla tamamlayacak olmaktandır ki(çoğu sınıfta kalacak) "Adrese Dayalı Liseye Yerleşme" sisteminin tek şükredenleri olmalıdır bence.
Yaz tatillerini feda edip okulu düzenlemek,çekip çevirmek için kolları sıvamış olan bu emekçi insanlar, şimdi de çığırından çıkmış,gümbür gümbür gelen bu nesli insaniyete uygun birer insan topluluğuna benzetmekle uğraşmaktadırlar ne yazık ki. Bu emekçi öğretmenlerimizin manevi yatırımlarına karşılık, bu emekleri kendisine borç edinmiş ve kendi geleceğini parlatmaya yönelik canla başla çalışarak kendisini Türkiye'nin seçkin üniversitelerine yerleştirmeyi başarmış ve şu anda toplumumuzda ayrıcalıklı meslekler olarak belirlenmiş meslekleri icra eden abilerimiz, ablalarımız canları feda olmuş olacak olan bu öğretmenlerimize birer sabır, birer enerji kaynağı olmaktadırlar ve olmaya da devam edeceklerdir. Sabretme konusunda Erciyes'e tırmanmış emekçi öğretmenlerime daha fazla sabır diler,sizlere okuduğunuz için teşekkür ediyorum arkadaşlar. Bir sonraki eleştiri yazımızda tekrar görüşmek üzere, hoşça kalın :)
Twitter:barisdoganblog
İnstagram:basyaziciblog38